
Toprağımız
8 bin yıldır insanlığa ev sahipliği yapan antik Latmos (Beşparmak) Dağı’nın eteklerinde, 550 milyon yıllık kayaç yapılarının arasında yer alan 120 dönümlük bir arazi. Arazimizdeki zeytin ağaçlarının neredeyse tümü asırlık ağaçlar ve hepsi deliceden aşılı, bölgeye has memecik türünden oluşuyor. Mitolojiye göre ay tanrıçası Selene ve çoban Endymion bu topraklarda âşık olmuşlar birbirlerine. Halikarnassoslu tarihçi Herodot bu topraklar için; ''Latmos Dağı, tanrıların çocuklarının oyun bahçesi” demiş. Bölgenin bu zengin tarihinin ve doğasının sorumluluğu içerisinde doğa ile barışık bir tarım politikası ile tabii hayata kesinlikle herhangi bir müdahalede bulunmayıp, bölge ekosistemine zarar vermiyoruz. Zirai ilaç kullanmadığımız için de toprağımız bize bunun karşılığında bolca karabaş otu (yabani lavanta), kantaron otu, kekik, adaçayı, nane, yabani orkide, hayıt ve egenin o zengin mutfağının vazgeçilmez tatları olan ege otları gibi zengin bitki çeşitliliği sunuyor. Bizde bu zengin bitki çeşitliliği içerisinde 3 nesildir sürdürdüğümüz arıcılığı bu bahçe içerisinde sürdürebiliyoruz. Ayrıca arazimiz içerisinde, bölge halkı tarafından azat edilen eşekleri de misafir ediyoruz. Azat etmek; asırlardır bölge halkı tarafından sürdürülen bir gelenek. Köylüler yaşlanan eşeklerini doğaya serbest bırakırlar ve buna azat etmek derler. Ancak bu eşeklerin doğada tek başına hayatta kalması pek mümkün değil. Bizde bu yüzden bu eşeklerin arazimiz içerisinde bakımını üstleniyoruz. Doğal su kaynağımızın yanı sıra 70 yıllık küçük bir baraj sayesinde biriktirebildiğimiz küçük bir gölet var.